İmam Ahmed "Sünen" adlı eserinde
şöyle aktarıyor: Bir Bedevî Resulul-iah'a (as) şöyle dedi: "Ey Allah'ın
Peygamberi nerede olursan ol sana yapılan hicreti bana anlat; bu hicret
yalnızca bir topluma (ulusa) mı özgüdür, yoksa bilinen bir yere mi yapılır, sen
öldüğünde ise durum ne olacak?"
Bedevî sorusunu üç kez yineledi ve
sonra oturdu. Resul (as) az bir süre sustuktan sonra şöyle dedi: "Bu soruyu
soran kişi nerede?" Bedevî: "İşte buradayım" dedi. Resulullah (as): "Hicret;
kötülüğün her türünden (fuhşiyat-tan) kaçınman, onlardan uzak katmandır; ister
gizli olanı olsun, ister aşikâr olanı. Namazı kılman ve zekâtı vermendir.
Bunları yaparsan ister bir yerde yerleşik olarak, ister seferde olduğun halde
öl, sen (Allah ve Resulüne) hicret eden muhacirlerdensin"
buyurdu.
Bir başkası: "Ey Allah'ın
Peygamberi, bana cennet- ehlinin giyeceklerinden haber ver; orada giyecekler
yaratılacak mı yoksa dokuma suretiyle mi hazırlanacak?" diye sorunca oradakiler
gülüştüler. Bunun üzerine Resulullah (as): "Bilmeyen bir kimsenin bilen birisine
sorduğu soruya mı gülüyorsunuz?",diye buyurdu. Resulullah (as) bir saat kadar
sustuktan sonra, "cennet-tekilerin giyeceklerini soran kişi nerede?" diye sordu.
Adam, "buradayım ya Resulullah'' dedi. Resulullah (as), "hayır (cennettekilerin
giysileri ne yaratılır ne de orada dokuma suretiyle hazırlanır) aksine
cennetteki ürünler onlar nedeniyle üç kez yarılırlar" buyurdu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder